spot_img
15.8 C
İstanbul
spot_img
Ana Sayfa Blog Sayfa 17

Bolu Mudurnu Acısu Bayram Şenlikleri 2019

0

Karadeniz iklimine sahip her tarafının yemyeşil olduğu (derler ya hani yeşilin her tonunu bağrında yaşatan) bir ilçeden ve doğum yerim bayramoğlu’ndan sonra bende güzel bir yere sahip ata memleketim olan bu ilçede gerçekleştirilen ve bölgenin en gözde eğlencelerinden olan Acısu bayram şenliğinden bahsetmek istiyorum. İlçemizin adı MUDURNU…

Mudurnu’nun batı karadeniz bölgesine dahil bir ilçe olduğunu hepimiz biliyoruz 🤔

Abant gölü, Karamurat gölü, Sünnet gölü gibi dünyaca ünlü gölleri; Yıldırım Beyazıt Cami ile Kanuni Sultan Süleyman Cami gibi 13.yüzyıllardan günümüze ayakta kalan birçok tarihi ve popüler mekana da ev sahipliği yapan Mudurnu…

Safranbolu ilçesinin eski safran bölgesinden hatırlayacağınız safranbolu mahlaslı bir şairin kaleminden dökülen şiir gibi anadolu evleri…Bu evler ki Unesco’nun kırmızı kaplı kitabında bahsettiği bu tarihi anadolu evlerinden, Mudurnu’muzda fazlasıyla bulunmakta. Mudurnu evleri diyoruz biz onlara 😎

İlçe merkezinden bir akarsu geçmekte olup tarihi bakırcılar çarşısı halen daha varlığını korumakta. Mudurnu merkezde herkes tarafından bilinen ve saygı gösterilen saat kulesine de selam vermeden olmaz, selam olsun sana da…

Mudurnu ve çevresi velileri, alimleri ile ünlü bir bölge. En ünlüsü tartışmasız kesinlikle sizin de bildiğinizi bildiğim ama yine de not düşmek istediğim Mudurnu’ya sınır ilçelerden Göynük. Göynük’de Hanlar Hanı Fatih Sultan Mehmet Han Hz. lerinin Hocası Akşemseddin Hazretleri’nin türbesi bulunmakta. Ayrıca bilgi amaçlı olması hasabiyle Mudurnu Kaymakamlığı’nın web sitesinden aldığım Mudurnu’da bulunan muhterem şahısları ziyaret etmek isterseniz diye buraya not olarak düştüm; Umran Sülüst (Şeyh-ül Umran), Filibeli Hacı Hafız Efendi, Mudurnu’lu Şeyh Fahreddin(Fahreddin-i Rumi), Abdurrahim Tırsi Hz., El Halvet-i Üsküdari Şeyh Mehmet Talui Efendi, Samsa çavuş, Rumi Efendi.

Manevi değere sahip bu şirin ilçede baharla birlikte hemen hemen tüm köylerinde bayram şenlikleri düzenlenmektedir. Misafirlerin bu gelenek ve göreneklerden maksimum düzeyde istifade edebilmeleri maksadı ile, şenliklerin ramazan bayramını takip eden günler ile kurban bayramı arasında ki günlere denk getiriliyor olması vakit bulamıyoruz bahanesini ortadan kaldırmaktadır.

HacıHalimler Köyü Acısu Bayramı Şenlikleri

Bu bayram şenliklerinden bir tanesi ki yazımın başlığında da bahsettiğim, bölgenin en popüler ve en namlı bayram şenliklerinden olan Hacıhalimler köyünde, 100 senedir düzenlenen Acısu bayram şenlikleri 21 Temmuz 2019 da ziyaretçilerine kapılarını açtı.

hacıalimler_acısu_bayramı_mevlüt

Mevlüd-i şerifler ile açılan bayram şenliği, yöre kadınlarının ellerinden etli bayram pilavlarının da ikramı ile birlikte daha tatlanmakta ve lezzetlenmekte…😀

Pilav yeme etkinliği sonrası karakucak denen anadoluya has güreş organizasyonları ile Acısu bayram şenlikleri devam etmekte.

Yaklaşık 1500 rakımda düzenlenen Acısu bayram şenliği Mudurnu ilçesinin Hacıhalimler köyünde her sene düzenlenir. Köy bölgenin en sulak ve bitki örtüsü en zengin köyleri arasında olma özelliğini taşır. Bu sene de Ovabaşı Yardımlaşma ve Dayanışma derneğinin öncülüğünde organize edilen bayram şenliği ile ülkenin dört bir yanından gelen misafirler Mudurnu Acısu bayramında yeşillikler ve bol oksijen eşliğinde etkinliğin tadını şüphesiz çıkardılar.

acısu_hacıalimler_güreşler_bolu

Memleketin dört bir yanından güreşmek için gelen pehlivanlar yeşil çimlerde her sene olduğu gibi bu sene de boy göstererek birincilik için mücadele ettiler. Kırkpınar güreşlerinden farklı olarak bu yörenin güreşlerinde yağ kullanılmamakta. Kırkpınar güreşçilerinin de boy gösterdiği şenliklerde her boyda kürsü yapan güreşçilere değişik ödüller takdim edilmektedir.

Ak Parti Bolu Milletvekili Arzu Aydın, Mudurnu Kaymakamı Özgür Kaya, İlçe Jandarma Komutanı Teğmen Onur Musa Başal’ da etkinlik ziyaretçilerinin arasındaydılar. Birçok iş adamının yanı sıra organizasyonda Mudurnu ilçesinden Savcılar ve Hakimlerde katılım sağladılar.

acısu_hacıalimler_grey_sigorta

Güreşlerde kürsü yapan güreşçilere binlerce türk lirası ile altınlar hediye edilerek takdim edilmiştir. Her geçen sene daha da büyüyen Mudurnu Acısu Bayramı Şenlikleri 2020 de de tüm ziyaretçilerini ağırlamaktan şeref duyar anonsları ile şenlikler tamamlanmıştır.

Ovabaşı Yardımlaşma ve Dayanışma Derneğinin kurucularından Grey Sigorta (İstanbul) Genel Müdürü Mücahit Bozkurt; “Hacıhalimler köyü ACISU 2020 Bayram Şenliklerimize tüm halkımızı aileleri, çocukları ve dostları ile davet ederiz.” der.

acısu_hacıalimler_uzaktan

acısu_hacıalimler_drone

Seyahat tutkunları için buraya birkaç not bırakacağım. Karadeniz turu planlayan gezgin arkadaşlar kesinlikle bu bölgeye uğramalılar. Yedigöller ve abant turunuzdan sonra Göynük ve sonrasında da Mudurnu Acısu Bayramı Şenliklerine yapacağınız turun tadı damağınızda kalacaktır eminim. Zira Acısu bayramanın yapıldığı alanın yakınlarında bulunan birbirinden güzel ve bakir birkaç göl bulunmakta. Oranın ahalisinden başka kimse tarafından bilinmeyen bu doğal güzelliklerin kenarında karavanınız ile ya da çadırınız ile geçireceğiniz birkaç gecenin tecrübesini arkadaşlarınıza anlata anlata bitiremeyeceğinizden eminim. İyi gezmeler…😊

Saat kulesi görseli: https://www.rotasenin.com adresinden alınmıştır.

Mudurnu evi görseli http://www.sirtcantam.com.tr sitesinden alınmıştır.

Diğer fotoğrafların bir kısmı Boz Sigorta Aracılık Hizmetleri firma yetkilisi Emre Bozkurt’dan (+90 532 658 99 14) alınmıştır.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Bir Muamma:Görünmezlik Bulundu mu Philadelphia Deneyi

0

Şehriban Köseoğlu yazdı, 30 Aralık 2015.

Bir Muamma: Görünmezlik Bulundu mu “Philadelphia Deneyi”

Evet arkadaşlar okuduğumdan beri heyecanlanmama ve elimin titremesine sebep olan bir olaydan bahsetmek istiyorum. Belki bir çoğunuz daha önce duymuş olabilir bunun için mi elin titriyor diyebilirsiniz ancak olay büyük ne yapayım. “PHILADELPHIA DENEYİ” yani 2.Dünya Savaş’ı zamanında gerçekleşen bir olaydan bahsediyorum.

İkinci Dünya Savaşı zamanında Japonlara karşı bilimsel buluşlarla üstünlük sağlamak isteyen Amerika Birleşik Devletleri, bir yandan E=mc² formülünü hayata geçiren Manhattan atom bombası projesini NİELS BOHR ve diğer Nobel ödüllü atom fizikçilerin çalışmalarıyla Los Alamos Milli Laboratuvarında geliştiriliyor, diğer yandan da o zamana kadar Princeton Üniversitesinde başarıyla teorik ve deneysel temelleri atılmış olan “görünmezlik” ve “ışınlanma” teknolojileri askeri alanda kullanmanın yolları aranıyordu. Nihayet Amerikalı bilim adamları 1943 Ağustos’unda Philadelphia kıyılarında (deney adını buradan alır) Eldridge isimli bir destroyer gemisini görünmez yapmayı amaçlayan Gökkuşağı Projesi adlı bir deney gerçekleştirdiler. Önce geminin etrafını saran hava gittikçe karardı, birkaç dakika sonra puslu yeşil bir sisin ince bir bulut gibi yükseldiğini gözlemlediğini ve ani bir ışık parlamasının ardından gemi gerçekten mürettebatıyla birlikte görünmez oldu, geriye ancak teknesinin su üzerinde bıraktığı iz kalmıştı. Aradan bir süre geçti ve gemi tekrardan görünür oldu. Ancak gemi mürettebatının bir kısmının tamamen çıldırmış olduğu, bir kısmının donmuş vaziyette hareketsiz kala kaldığı, bir kısmının bedenlerinin gemi donanımıyla içiçe (ıyy) geçtiği görüldü. Bazı görgü tanıkları tam deney esnasında aynı gemiyi millerce uzaklıktaki Norfolk, Virginia kıyılarında gördüklerini ifade ediyorlardı.1904 yılı Temmuz sonlarında (olayın başlangıcı burası sayılır) Mohican isimli bir gemi, teknesine takılan ve açıklanamayan elektriksel etkisiyle pusulasını altüst ederek metal parçalarının mıknatıslanmasına sebep olan garip bir gri bulut kümesini rapor etmişti. Yine bazı tanıklar bununla senkronize olarak bu deneyin 1983 yılına bir kurtçuk deliği açtığını iddia edeceklerdi.Bu demek oluyor ki şu gemi mürettebatındaki kaybolan iki zaman yolcusu hala aramızda olabilir.

“Bazen gerçek, kurgudan daha inanılmaz ve gariptir”

Philadelphia deneyinin bu garip hikayesi Dr. Morris K. Jessup’la başlar. 1900 yılında doğan Dr. Jessup astronom, yazar ve bir UFO kulübünde çok aktif bir üyesiydi. Lisans olarak matematik, yüksek lisans astronomi doktorasını da astrofizik üzerine tamamladı. Amerika Tarım Bakanlığı’na bağlı olarak çalışan bir bilim adamı ekibine katıldı.(Bence gizli ajan gibi niyeti anlaşılmasın diye sahte meslek gibi bir şey) Bu ekip Amazon anasularında ham kauçuk kaynaklarını araştırmakla görevlendirilmişti. Bu sayede ülke ülke dolaşan Jessup bu ülkelerdeki arkeolojik kalıntıları incelemiş ve bu dev yapılar insanlara ait olamaz deyip, “The Case for the UFO” isimli kitabında toplamış böylelikle ilk “yıldızlardan gelen tanrılar” teorilerinden birini ortaya atmıştır.İşte tam bu dönemde kendini Carlos Miguel Allende isimli biri ile mektuplaşır.

(Asıl adamımız bu) Bu sırada Jessup Amerika boyunca turlayarak UFO’lar ve Einstein’ın Birleşik Alan Teorisi üzerine dersler veriyordu. İşte bu mektuplar ABD’nin erken dönemde zamanda yolculuk ve ışınlanma deneylerini gün yüzüne çıkarıyordu. Allende bu mektubunda, Einstein’ın Birleşik Alan Teorisi üzerine çalışmalarına daha çok kendi kişisel eğitim ve eğlencesi olarak son dönemde de devam ettiğini ve hatta teoriyi tamamladığını, ancak bulgularının sonuçlarını insanlığın genel düzeyiyle karşılaştırıldığında ve gelen tepkiyi gördüğünde bu durumun kendisini bile ürküttüğünü (boşuna korkmamışım bende) ve 1927 yılında teorisini geri çektiğini belirtiyordu. Bu nedenle her ne kadar teorinin yarım kaldığı belirtilse de, Dr. B. Russell gibi bilim adamlarının teorinin kesinlikle tamamlandığı konusunda ısrar ettiklerini ve üçüncü dünya savaşı bitmeden açıklanmasının uygun olmayacağını savunduklarını vurgulayan Allende, ancak yinede 1943 yılında bu bulguların bir deney üzerinde uygulandığını ifade ediyordu. Yapılan bu deneyin neticesinde Einstein’ın teorisinin belli bir dereceye kadar doğru olduğu görülmüştü, ancak Deniz Kuvvetleri deney sonuçlarından o kadar ürkmüştü ki daha ileriye götürmeye cesaret edememişti.

Allende mektubunun devamında geminin mürettebatıyla nasıl görünmez olduğunu, deneyden sonra mürettebatın nasıl donma durumuna düştüğünü, donan bu insanlardan bazısının zamanın aktığını farketse dahi hangi kesinlikte aktığını bir türlü anlayamadıklarını, bazılarının ise derin donma durumuna düştüğünü ve bunların ise bizim gerçekliğimizden tamamıyla koptuğunu, bir kişinin karısı ve çocuklarının gözü önünde duvarın içinden yürüyerek geçtiğini, iki kişinin aniden tutuşarak yok olduğunu ve mürettebattan iki kişinin ise hala kayıp olduğunu ayrıntılı bir şekilde anlatıyor ve tasvir ediyordu. Kendisinin de bizzat gözleriyle (marinadan, başka bir askeri gemiden veya o sırada orada bulunan ticari bir gemiden) deneye tanık olduğunu belirten ve kendi izlenimlerini anlatan Allende, donma olgusunun psikolojik olmadığını, hiper uzay alanının beden alanı içine ve üzerine konumlanmasından ve bununda bir “kavrulma alanı” oluşturmasından kaynaklandığını belirtiyordu. “Alan üzerine alan binmesi” olgusundan ise deneyi yapan fizikçilerin haberi bile yoktu Allende’ye göre.

Görünmezlikle alakalı bu yazımız ilginizi çekebilir, tıklayınız.

Gelelim Jessup’a. 1956 Şubat ayında Donanma Araştırma Ofisine bir posta ile Jessup’un “The Case for the UFO” kitabı yollanmıştı. Kitabın üzerine üç farklı kişi -her biri ayrı renkte kalem kullanarak- kendi yorum ve görüşlerini dile getiren notlar düşmüşlerdi. Bu kişilerin uçan daireler, onların çalışma prensipleri, orijinleri ve tarihleri hakkında derin bilgileri olduğu her hallerinden belliydi. “Ana gemi, yuva gemi, ölü gemi, büyük sandık, büyük bombalama, elmas yaprakları, manyetik ağ” gibi kendine özgü tabirlerle dolu bir terminoloji kullanıyorlardı. Donanma Araştırma Ofisinden üç subay Jessup’u davet ederek bu kitabı göstermişlerdir. Jessup bu kitaptaki kendine özgü gramer ve üslubuyla Allende’nin el yazısını tanıdı ve not düşen üç kişiden birinin o olduğunu anladı. Allende’den gelen mektupları gösterdi. Subaylar üstdüzey bazı insanlar için bu kitabın bu versiyonunu özel bir baskıyla “VARO” isminde çoğalttılar.

Varo sürümü, Allende mektuplarıyla birlikte doğal olarak birçok araştırmacının ilgi odağı oldu, aynı zamanda Jessup için de sonun başlangıcı. Deniz Kuvvetlerinin kendisine yapılan deneylerde danışmanlık yapmasını teklif ettiğini ancak kendisinin reddetmiştir. Kendisi Deniz Kuvvetlerinin kamuflaj maksatlı bir manyetik bulut elde etme girişimi esnasında, insan ve maddenin moleküler yapısının geçici (ve yeterince güçlü olursa sürekli) bir şekilde yeniden düzenlenmesini ve böylece başka bir boyuta geçmesini sağlayarak, tahmin edilebilir ancak henüz kontrol edilemez bir şekilde ışınlanmasını sağlamanın bir yolunu keşfettiğini ve bu bulgu üzerinde iyice yoğunlaştığına ikna olmuştu. 20 Nisan 1959 tarihinde evinin yakınında park halinde bulunan arabasının içinde karbonmonoksit zehirlenmesiyle intihar eylemi olarak değerlendirdiler. İşte hikayemiz bu kadar.

Deniz Kuvvetleri bu olayı yalanlamakla birlikte bu olayın sadece ufak bir gemide 400 hz yerine 1000 hz enerji üreten küçük, yüksek  frekanslı bir jeneratör, bu gemi üzerinde test edilmiş ve jeneratörün yüksek frekansı, korona boşalması ve diğer ilişkin olguların gerçekleşmesine yol açmıştır diye açıklama yapmıştır.

KAYNAK: Sonsuz Teknolojileri Yılmaz Değirmenci’nin kitabından faydalanmıştır.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Contact Form 7 Eklentisi Gmail Ayarları

1

Sitenize nasıl iletişim formu ekleyeceğinizi anlatacağım. Çoğunuzun iletişim formu kullanımında hatalarla karşılaştığını biliyorum. WordPress’de iletişim formu ekliyorsunuz fakat kullanımında sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz.

WordPress iletişim formu Nasıl Kurulur?

Contact Form Eklentisi ile ilgili aşağıda adım adım neler yapmanız gerektiğini anlattım. Adımları takip ederek iletişim formunuzu aktif hale getirebilirsiniz. Sonrasında değerlendirmeleriniz için makale sonunda yorumlarınızı bekliyor olacağım.

Contact form 7 yüklemeyi ve form eklemeyi anlatmıyorum. Bu kısmı en basiti. Yapamayan olursa yorum yaparsanız yardımcı olmaya çalışacağım. Size contact form yüklendikten sonra neler yapmanız gerektiğinden bahsedeceğim.

Configure SMTP eklentisini yükleyin.

Eklenti ayarlarına girin ve sırasıyla aşağıdakileri uygulayın.

SMTP Host: Buraya mail.sitenizinadı.com yazın

SMTP Port: 587 yazın

Use SMTPAut: bu seçeneği işaretleyin

SMTP Username: Buraya hostunuzda oluşturduğunuz sitenizin uzantısinda olan bir mailinizi girin. Örnek: sezersunal@muhendisce.net

SMTP Password: sezersunal@muhendisce.net mailinizin şifresini yazın.

Sender e-mail: Buraya da sezersunal@muhendisce.net şeklinizdeki mailinizi yazın

Sender name: Buraya sezersunal@muhendisce.net i oluştururken girdiğiniz ismi yazın.

Ayarları kayıt edin. İşlem tamamlanmıştır.

“Maillerin hangi e-postaya gelmesini istiyorsanız contact form oluştururken mail adresi kısmına o mail adresini girin.”

Olur ya hani hata alırsanız yorum yapınız, görmek isterim.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Hidroliksiz Su Taşıma ( Heron Çeşmesi)

0

Esra Atar yazdı, 13 Şubat 2016.

Günümüzde hayatımızı kolaylaştıran bize yarar sağlayan teknolojik gelişmelerin kökeninde önceden yapılmış insanlığa armağan edilmiş icatlar yer almaktadır. Bu yazımızda da kaybedilen enerjiyi korumak için geliştiren ve etkisi hala devam edip günümüzde de kullanılan bir sistem olan Heron Çeşmesini ( Hidroliksiz Su Taşıma) inceleyeceğiz.

Heron çeşmesi genel çalışma mantığı itibari ile üst üste duran fanus şeklindeki haznelerin birbirlerine borularla bağlanmasıyla oluşan su ve havanın basıncından yararlanıp teorik olarak sonsuza kadar devir daim yapan bir fıskiye teorisidir. Heron Çeşmesi çalışma esnasında hiçbir hidrolik, motor veya jeneratör gibi sistemler kullanılmadan suyun bulunduğu yükseklikten daha yukarı çıkmasını sağlayan basit ama düşündürücü bir sistemdir.

Bu ve buna benzer pek çok türetilmiştir ve hala günümüzde kullanılmaktadır. Peki bu sistemden enerji verimliliği sağlanabilir mi ??

Heron’un ilk başlarda yapmak istediği tapınak kapısını otomatik olarak açılıp kapanmasını sağlamaktı. Bunun için hava basıncı, boşluk ve denge ilkelerinden yararlanarak yapmıştır. Heron zamanında tapınaklarda sunak taşı denilen bir taş vardı. Bu sunak taşının üzerinde ateş yanınca tapınağın kapısı kendiliğinden açılıyor, ateş sönüncede kapanıyordu.

Sunak taşının (A) altındaki boru su dolu bir kabın (B) içine girerek bu kabın içinden çıkan bir boru (C) ile içinde su bulunan L ağırlığı ile dengelenmiş D kabına bağlanıyor. Burada D kabı ve onu dengede tutan L ağırlığıda aynı zamanda açılıp kapanan sütunlara bağlıdır. Sistem denge halinde kapılar kapalı bu düzenek ile kapılar kendiliğinden açılacaktır.

Sistem: 

Ateş yakıldığında sunak taşının içindeki hava ısınarak genişlemektedir ve B kabındaki suya basınç yapmaktadır. Bu basınçla suyun bir kısmı C borusu ile D kabına geçer. Bununla birlikte ilk durumda kapalı olan kapılar L ağırlığı ile dengede olan kova suyun bir kısmını akmasıyla ağırlaşır. Sütunlar üzerine gerili olan ipi çekerek kapı kanatlarına bağlı olan sütunları döndürerek kapıyı açar. Ateş söndüğünde bu işlemin tam tersi gerçekleşir.

Genel olarak sistem basınç farklılığından yararlanarak suyun üst katmanlara çıkarılması hedeflenmiş ve bu hedef başarı ile gerçekleştirilmiştir. Suyun taşınımı sırasında elde edilen verimin %12.5-20 arasında olduğu deneylerle belirlenmiştir.

Bu sistemi akarsu ve barajlardaki kullanımına başlanması enerji verimliliği açısında oldukça hem ekonomik hemde çevresel olarak büyük katkılar sağlayacağı apaçık yapılan deneylerle ortadadır.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Led Aydınlatıcılarla Kayak Şovu

0

reklam_ledlerle_kayak_show

Benzersiz bir deneyime var mısınız? Philips ve Atomic Ski işbirliğinde tasarlanan kıyafetler yardımıyla artık bu mümkün.

Birçoğumuz kayak yapmaya bayılır, daha önceden bu deneyimi yaşamamış olanlar ise izlerken bile keyif alırlar bu spordan. Philips ve Atomic Ski şirketleri ise bu sporu daha ilginç hale getirmeyi başardılar. Nasıl mı? Tabi bu fikir ilk kimin aklından çıktı bunu bilemiyoruz ancak kim düşünmüşse çok iyi yapmış! İşte karşınızda led aydınlatıcı kıyafetler!

reklam_ledlerle_kayak

Peki bu kıyafetin özelliği nedir? Kıyafetin hemen hemen her noktasına entegre edilmiş led aydınlatıcılar gecenin karanlığında sizi bir ışık topuna dönüştürüyor. Yaklaşık 7000 led aydınlatıcı bu görevi üstlenmiş durumda. 7000 led aydınlatıcı yaklaşık 8 adet 4000 watt gücünde aydınlatıcı kadar güç harcamakta. Burada kullanılan led teknolojisinin altyapısı Philips tarafından sağlanmakta.

philips_afterglow_reklam_ledlerle_kayak_show

Philips ve Atomic Ski şirketlerinin ilgiyi üzerlerine çektikleri söylenebilir. Bu 2 şirket bu projeyle bir taşla 2 kuş vurmuş oluyorlar. Philips yeni modeli çıkacak LED televizyonlarının arka plan aydınlatmasında kullanılacak olan ”Philips Ambilight” teknolojisini piyasaya bu şekilde tanıtmayı seçti. Bunu yaparken de kayak giysi üreticilerinden Atomic Ski ile işbirliği yaptı. Bu tanıtımla beraber insanların kayağa olan ilgisinin artacağı aşikar. Bu durum pek tabii ki giysi üreticisi şirketin işine yarıyor. Yani her iki şirket için de kazan-kazan durumu sözkonusu. Spora olan katkıları da cabası.

philips_afterglow_reklam_ledlerle_kayak

Kaynak: http://theinspirationroom.com

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Modern(ileri) Üretim(İmalat) Teknikleri

0
Kadir Yaman yazdı, 5 Kasım 2014
1.   GİRİŞ VE TARİHÇESİ

Geleneksel olmayan yapım yöntemlerini, geleneksel talaş kaldırma yöntemlerini kullanmayan yapım yöntemleri olarak tanımlayabiliriz. Geleneksel talaş kaldırma yöntemleri olarak tornalama, dik delme, frezeleme, taşlama vb. yöntemler anlaşılır. Bu yöntemlerin ortak özellikleri belirlenirse, bu özellikleri sağlamayan geleneksel olmayan yapım yöntemlerini daha iyi tanımlayabiliriz;

  1. Geleneksel yöntemlerle malzemeden talaş kaldırma işlemi torna kalemi, freze bıçağı, taşlama taşı vb. kesici takımlar kullanılarak yapılır. Mekanik kuvvet kullanılarak ve zorlama ile genellikle malzeme içende kayma gerilmeleri yaratarak, malzeme üzerinden talaş kaldırılır. Gerilme ile talaş kaldırma tüm geleneksel yöntemlerin ortak özelliğidir.
  2. Geleneksel yöntemlerle kesici takım ile iş malzemesi arasında talaş kaldırma işlemi sırasında fiziksel temas vardır. Takım ve iş malzemesi, işleme sırasında sürekli olarak birbiri ile fiziksel temas halinde olup, her ikisi arasında göreli olarak hareket vardır.
  3. Talaş kaldırma işlemi özelliği olarak, geleneksel yöntemlerin işleme özellikleri ve sınırları, iş malzemesinin mekanik özellikleri ile sınırlıdır. Akma gerilmesi yüksek olan malzemelerin, geleneksel yöntemlerle işlenmesinde önemli sorunlar olabilir. Bu sorunların çözülebilmesi için çok pahalı ve özel takımlar gerekebilir, bazı durumlarda ise tamamen imkânsızdır.
  4. Takım ve iş malzemesi arasındaki göreli hareket ya düzlemsel/doğrusal ya da daireseldir. Bu durumda elde edilen iş malzemesi yüzeyleri de, düzlen ya da silindirik olmaktadır. Böylece geleneksel yöntemler kullanılarak elde edilen iş parçası şekilleri sınırlı kalmaktadır.
  5. Takım ile malzeme arasındaki fiziksel temas ve kuvvet uygulama zorunluluğu nedeni ile takım boylarının çok küçük olması mümkün değildir. Bu nedenle küçük boyutlu işlerin geleneksel yöntemlerle işlenmesi zor ya da imkânsızdır. Benzer nedenlerle çok büyük boyutlu işlemlerin de işlenmesi güçtür. Geleneksel yöntemler daha çok orta boyutlu işlemler için uygundur.
  6. Geleneksel yöntemler uzun yıllardır kullanılmakta olduklarından, teknoloji birikimi çok yüksektir. Bu nedenle geleneksel yöntemleri kullanan basit ama yüksek verimlidir. Kullanıcı eğitimi de çok kolaydır.
  7. Geleneksel yöntemlerin doğal sınırlamalar dışında, esneklikleri çok yüksektir. Özellikle bilgisayar teknolojisinin kullanılması ile birlikte otomasyona uygun tezgâh üretimi mümkün olmuştur.

Geleneksel yapım yönetmeleri yukarıda belirtilen özelliklerine bağlı olarak bazı sınırlamaları ve zayıflıkları vardır :

  1. Takım aşınması kaçınılmazdır.
  2. Takım aşınmasının önceden tahmini çok zordur.
  3. Takım malzemesi, iş malzemesinden daha sert olmalıdır. Bu durum iş malzemelerinin çeşidini sınırlar.
  4. Yüksek dayanımlı malzemeler için yüksek kesme kuvvetleri gerekir.
  5. İşleme hızı malzeme dayanımı ile ters orantılıdır.
  6. Kesme bölgesindeki ısınma işleme hızını sınırlar.
  7. Talaş kaldırma sadece doğrusal ve dairesel olabilir.
  8. Takım titreşimi her zaman sorun olabilir.
  9. Kesici takımların küçük boyutlarda yapımı mümkün değildir. Bu durum ise iş boyutlarını sınırlar.

Yukarıda belirtilen sınırlamalar ve gelişen teknolojik istemler sonucu, imalat mühendisleri daha yeni imalat yöntemleri aramaya başladılar. Özellikle 2. Dünya Savaşını izleyen yıllarda bu konuda yoğun çaba harcandı ve ilk geleneksel olmayan yöntemler 1950-1970 yılları arasında doğdu. Özellikle elektronik ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler ve havacılık ve uzay endüstrisinin talepleri sonucu bugünkü konuma ulaşıldı. Geleneksel olmayan yöntemlerin gelişimini sağlayan başlıca üç konu görülmektedir.

  1. Metalürji mühendisliği ve malzeme bilimindeki gelişmeler sonucunda olağanüstü özelliklere sahip malzemeler üretildi. Özellikle uzay ve havacılık endüstrilerinden gelen bu malzemeler, çok yüksek dayanımlı olduklarından geleneksel yöntemlerle işlenemedi. Bu durum geleneksel yöntemlerle çözülmez sorunlar getirdi.
  2. Elektronik endüstrisinde transistorun icadı ile başlayan bir dizi yeni ürünün, geleneksel yöntemlerle yapımı mümkün olmadı. Bu amaçla yeni yöntem arayışları sonunda gelişen yapım yöntemleri, o günlerde beklenenden daha iyi sonuçlar vererek elektronikte minyatürleşme sürecini başlattı. Parça boyutlarının küçülmesi ile azalan imalat giderleri sonucu,  geleneksel olmayan yapım yöntemlerinin gelişme süreci büyük bir ivme kazandı.
  3. Olağanüstü özelliklere sahip yeni malzemelerin, olağanüstü küçük boyutlarda ve şekillerde yapımının mümkün olması, tasarım mühendislerine yeni ürünler geliştirilmesi konusunda geniş ufuklar açtı.   Giderek artan ürün çeşitleri, yeni ürün taleplerini de arttırarak, giderek artan ve hızla parasal kaynağa dönüşe- bilen bir potansiyel yarattı.  Böylece geleneksel olmayan yöntemler hızla yaygınlaşma olanağı buldu.

Son yıllardaki değerlendirmelere göre geleneksel olmayan yöntemlerin toplam sayısı 70-80 dolaylarındadır. Bunlardan 30-35 kadarı laboratuvar aşamasını geçmiş ve endüstride uygulama alanı bulabilmiştir. Diğerleri ise henüz laboratuvar aşamasında,  çok özel koşullarda özel işler ve işlemler için kullanılmaktadır.  Bunların bir kısmı hakkında yayınlanmış bilgi dahi yoktur.

Geleneksel olmayan yöntemler, literatürde, İngilizce isimlerinin baş harfleri ile anılırlar.  Halen endüstride kullanılan yöntemlerin listesi Çizelge.1 de verilmiştir.

Buzdolabı üretim hikayesini öğrenmek isterseniz aşağıda ki fotoğrafa tıklayabilirsiniz;

Buzdolabının Üretim Hikayesi

Geleneksel olmayan yapım yöntemleri yaygın olarak kullandıkları enerjiye göre sınıflandırılırlar

  1. a) Mekanik enerji kullanan yöntemler (Çizelge. 1;  1-14 sıra numaralı yöntemler)
  2. b) Elektrokimyasal enerji kullanan yöntemler (Çizelge. 1; 15-29 sıra numaralı yöntemler)
  3. c) Kimyasal enerji kullanan yöntemler (Çizelge. 1; 30-33 sıra numaralı yöntemler)
  4. d) Isıl enerji kullanan yöntemler (Çizelge. 1; 34-44 sıra numaralı yöntemler).

Bir başka sınıflandırma yöntemi de,  yöntemin uygulandığı tezgâh yapısına göre olabilir.

  1. a) Şekilli üç boyutlu elektrot kullanarak işleme yapan yöntemler: USM, ECD,  ECM,  PECM, ECP,  EDM.

Çizelgele- Yayınlanmış Geleneksel Olmayan Yapım Yöntemleri

Sıra Adı İngilizce adı Kısaltması
1. Aşındırıcı Akış İle İşleme Abrasive Flow Machining AFM
2. Aşındırıcı Jet İle İşleme Abrasive Jet Machining AJM
3. Basınçlı su ile kesme(Hidrodinamik işleme) Water Jet Machining(Hydrodynamic Machining) WJM(HDM)
4. Aşındırıcı su jeti ile işleme Abrasive  Water  Jet  Machining AWJM
5. Aşındırıcı su jeti ile tornalama Abrasive  Water  Jet  Turning AWJT
6. Düşük gerilmeli taşlama Low  Stress  Grinding LSG
7. Sürünme ilerlemeli taşlama Creep Feed Grinding CFG
8. Isıl yardımlı işleme Thermally Assisted  Machining TAM
9. Tümden şekil işleme Total Form Machining TFM
10. Ultrasonik (ses ötesi)  aşındırıcıİle işleme Ultrasonic Abrasive  Machining USM(UAM)
11 Dönel ultrasonik işleme Rotary Ultrasonic Machining RUM
12 Toz parçacık ile işleme Powder Partide Machining PPM
13 Elastik emisyon ile işleme Elastic  Emission Machining EEM
14 Manyetik aşındırıcı toz ile işleme Magnetic Abrasive  Polishing MAP
15 Elektrokimyasal çapak temizleme Electrochemical Deburring ECDB
16 Elektrokimyasal delik delme Electrochemical Drilling ECD
17 Elektrokimyasal taşlama Electrochemical Grinding ECG
18 Elektrokimyasal erozyon taşlama Electrochemical DischargeGrindins ECDG
19 Elektrokimyasal honlama Electrochemical Honing ECH
20 Elektrokimyasal işleme   (frezeleme) Electrochemical Machining(Milline) ECM
21 Elektrokimyasal parlatma Electrochemical Machining ECP
22 Elektrokimyasal bileme Electrochemical Sharpening ECS
23 Elektrokimyasal delme Electrochemical Slitting ECS
24 Elektrokimyasal tornalama Electrochemical turning ECT
25 Elektrokimyasal sıvı jeti Electro Stream ES
26 Şekilli boru ile elektrokimyasalİşleme Shaped Tube ElectrolyticMachining STEM
27 Telli elektrokimyasal kesme Electrochemical Wire Cuting(Wire Electrochemical Machining) WECM
28 Atmalı elektrokimyasal işleme Pulse electrochemical  Machining PECM
29 Telli elektrokimyasal erozyonİşleme Wire electro-chemical DischargeMachining WECDM
30 Kimyasal işleme Chemical  Machining CHM
31 Elektro parlatma Electro-Polishing ELP
32 Fotokimyasal işleme Photo chemical Machining PCM
33 Isıl kimyasal işleme Thermo  Chemical Machining(Combustion  Machining,  Thermal

 

Energy Method)

TCM
34 Elektron ışını ile işleme Electron  Beam Machining EBM
35 Elektoerozyon ile taşlama Electric Discharge Grinding(Electro-Erosion Grinding) EDG
36 Elektroerozyon işleme   (kıvılcımlaİşleme) Electric Discharge Machining(Electro-erosion/Spark erosion) EDM
37 Elektroerozyon testereleme Electric Discharge Sawing EDS
38 Telli elektroerozyon ile kesme Electric Discharge WireCutting (Wire EDM/Spark Erosion) WEDM
39 Dönel elektro erozyon Rotary EDM REDM
40 Lazer ışını ile işleme Laser  Beam  Machining LBM
41 Lazerli hamlaç Laser  Beam  Torch LBT
42 Lazer yüklemeli kimyasal işleme Laser-Induced Chemical Processing LCP
43 Plazma ile işleme Plasma Beam  (Arc)  Machining  
44 Plazma yardımlı işleme Plasma assisted  Machining  
45 Elektro-temas ile işleme Electro-contact Machining EcM
46 İyon ışını işleme Ion  Beam  Machining IBM
47 İyon ışını sıçratma ile işleme Ion  Beam  Sputter Machining IBSM
48 Tepkimeli iyon ışını ile işleme Reactive Ion Etching RIBE
49 İyon ışını ile tohumlama Ion  Beam  Implantation Process IBIP

b) Tel/boru elektrot kullanarak malzeme kesen yöntemler; STEM, WECM, WECDM, ECS, WEDM, ECT.

c) Lüle (nozzle)  , takımlar kullanarak  göreceli   olarak   uzaktan  işleme   yapan   yöntemler;  AJM,  HDM, WJM, AWJM, AWJM, PPM, EEM, MAP, EBM, LBM, PBM, LBT.

d) Bir ortam içinde zamana bağlı olarak işleme yapan yöntemler; AFM, ES, CHM, TCM, PCM, LCP.

e) Geleneksel yöntem takımlarına benzer takımlar kullanan yöntemler; LSG, TAM, TFM, RUSM,  ECD, ECG,  ECDG, ECH,  ECP,  ECS, EDS,

Geleneksel olmayan işleme yöntemlerini,  endüstriyel uygulamalarının yaygınlığına göre de sınıflandırmak mümkündür:

a) Endüstride çok yaygın olarak kullanılan ve tezgâh birimleri standart ürün olarak üretilen yöntemler; AJM, WJM, USM, ECG, ECM, CHM, PCM, EDM, WEDM, LBM, EBM, PAM.

b) Önceki gruba göre daha az kullanılan yöntemler; TAM, HDM, AWJM, RUSM, ECD, ECG,  ECDG, ECH, ECP, ECS, ECT, ES, STEM, EBM, EDG, LBT

c) Endüstride özel işler için kullanılan yöntemler (genellikle firma tekelindedir); PEM, EEM,  LSG,  TFM, AFM, ELP, TCM, EDS, vb.

Mermer mozaik üretiminde gerekli olan makine ekipmanlar

Yukarıda verilen bütün sınıflandırma ölçütleri çok kesin olmamakla birlikte,  yöntemler hakkında genel bir fikir verebilmektedir.   Güncel endüstriyel ve teknolojik döküm ve yakın gelecekteki gelişme potansiyeli göz önüne atandığında, EDM ve LBM en önemli iki işlem gibi görünmektedir. Ayrıca WEDM,  PCM,  AJM,  WJM kendi uygulama alanlarında çok önemli ve vazgeçilmez yöntemlerdir. Temel ilkeler göz önüne alındığında gelecek yıllarda giderek önem kazanma potansiyeli olan yöntemler ise ECM ve diğer elektrokimyasal enerji kullanan yöntemlerdir. PPM gibi bazı yöntemler ise bazı özel uygulamalarda çok başarılı olmuşlardır.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Nesne Yönelimli Programlama Temelleri

0

Mehtap Çelik yazdı, 31 Temmuz 2016…

Nesne yönelimli programlama, yazılım dünyasında artan ihtiyaçlar doğrultusunda geliştirilmiş tekniklerden oluşmaktadır. Bu teknikler sayesinde karmaşık programlar daha düzenli kod satırlarına sahip olmaktadır. Gerçek dünyadaki nesneler ve aralarındaki ilişki baz alınarak oluşturulan bu teknikler programcılara ‘yeniden kullanılabilir’ ve ‘geliştirebilir’ kodlar ile kolaylık ve zamandan tasarruf sağlamaktadır.

Bir programlama dilinin nesne yönelimli bir dil olabilmesi için 4 temel özelliği taşıması gerekmektedir. Bu özellikler:

1) Abstraction (Soyutlama)
2) Encapsulation (Sarmalama)
3) Inheritance (Kalıtım)
4) Polymorphism (Çok Biçimlilik)

1) Abstraction (Soyutlama)

Bir kavramın bilgi içeriğini azaltma veya indirgeme süreci soyutlamadır. Başka bir deyişle, bir nesneyi bazı karakteristikleri olan bir veri tipi olarak genelleştirme sürecidir. Nesne denilen şey gerçek dünyadaki varlıklara tekabül eder. Mesela kitap bir nesnedir. Bu nesnenin yani kitabın ayırt edici özellikleri:

Sayfa sayısı
Yazarı
Türü
Yani bu özellikler kitabı tanımlarken aklımıza gelen özelliklerdir. Nesnenin özelikleri, karakteristikleri ve yapılabileceği eylemler ise metot adını alır. Soyutlama sonucunda nesne, özellikleri ve metotları ile temsil edilebilmektedir.

Nesne yönelimli programlama dilleri, soyutlamayı sınıf (class) yapısıyla gerçekleştirir. Sınıf yapısı içinde o nesneye ait özellikler ve metotlar tanımlanabilir. Örneğin nesne insan olsaydı, metotlar; konuşma, yürüme vb. gibi metotlar olurdu.

Nesne yönelimli programlamada soyutlama, nesnelerin gerekli özelliklerinin kodlanıp, gereksiz özelliklerinin kodlanmaması ile sağlanabilir.

2) Encapsulation (Sarmalama)

Nesne, bu nesneye ait özellikler ve metotlardan oluşur. Programda sınıfı oluşturan (sınıfın içerisinde yer alan) metot ve özelliklerin gerçekleşme biçiminin bu sınıfı kullanan kişilerden gizlenmiş olması encapsulation ile sağlanır. Yani programdaki kodları dışarıdan yapılabilecek müdahalelere karşı koruyan bir sistemdir encapsulation.

Bir nesneye ait özellikler ve metotlar sadece içinde tanımlı olduğu nesne tarafından veya dışarıdan erişilecek şekilde tanımlanabilir. Nesne içindeki özel kod ya da verilere sadece nesne tarafından erişilebilir. Nesne dışında kalan kodlar nesne içindeki verilere erişemezler. Erişebilmeleri için nesne içindeki kodların herkese açık olarak tanımlanması gerekir. Buna Access Modifiers (erişim belirleyicileri) denir.

Encapsulation, bir sınıf içerisinde yer alan nesneye ait özellik ve metotları korur yani bunlara erişebilme durumunu belirler. Erişim belirleyicilerin özellikleri aşağıdaki gibidir.

Private: Sadece sınıfa özel elemanlardır. Sınıfta yer alan elemanlar tarafından erişim sağlanabilir.
Public: Program içinde yer alan sınıf dışındaki tüm kodlar tarafından erişim sağlanabilir.
Protected: Bu sınıftan türetilen sınıf ve aynı pakette olanlara açık olan elemanlardır.
Default: Herhangi bir tanımlama yapılmazsa, aynı pakettekilerin erişebildiği elemanlardır.

4) Inheritance (Kalıtım)

Nesne yönelimli programlamada bir sınıftan başka sınıflar türetilebilir. Türetilen sınıf/sınıflar alt sınıf (subclasses) olurken, kendisinden alt sınıf türetilen sınıfa temel sınıf (base class), süper sınıf (super class) veya ana sınıf (parent class) adı verilir.

Alt sınıfın nesneleri türetildikleri ana sınıfa ait özellikleri alıyorsa bu da kalıtım (inheritance) özelliğidir. Bu sayede alt sınıflar ana sınıfın özelliklerini ve metotlarını aynen alırlar.

4) Polymorphism (Çok Biçimlilik)

Çok biçimlilik, farklı nesnelerin aynı isimdeki kendi metotlarını devreye sokarak bir önceki metodu ezme özelliğidir. Örneğin Alan isimli bir ana sınıfımız olsun. Ucgen, Kare isimli iki alt sınıfımız olsun. Bu alt sınıfların her biri alan hesabı yapan AlanBul adlı bir metoda sahip olsun. Ucgen alt sınıfındaki AlanBul metodu üçgenin alanını hesaplayan kodları içerir. Kare alt sınıfındaki AlanBul metodu ise karenin alanını hesaplayan kodları içerir. Yalnız dikkat edelim bu iki alt sınıfın da metotlarının adı AlanBul. Şimdi bu metotları kullandığımızda Ucgen alt sınıfındaki AlanBul metodu çalıştığında üçgen alanı hesaplanabilecek. Kare alt sınıfındaki AlanBul metodu çalıştığında ise karenin alanı hesaplanabilecek. İşte, her bir alt sınıf için bu sınıfa ait metot da aynı olmasına karşın, her alt sınıfa ait nesne farklı bir alan hesabı yapacaktır. Bu nesne yönelimli programlamanın çok biçimlilik özelliğidir.

Kaynaklar

  • https://gelecegiyazanlar.turkcell.com.tr/konu/android/egitim/android-101/nesne-ve-nesne-yonelimli-programlama-teorisinin-4-temel-ozelligi
  • http://www.bilgigunlugum.net/
  • http://turgayozgur.com/oop-1-nesneye-yonelik-programlamaya-baslangic.html
  • http://www.bilisimogretmeni.com/wp-content/uploads/NesneYonelimliProgramlamaTemelleri.pdf

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Cat Termal Kameralı Telefonlar

Esra Atar yazdı, 23 Şubat 2016…

CAT firmasını genelde hepimiz iş makineleri üreticisi olarak biliriz. Ama gelişen Dünya düzeninden pay almak için farklı yollara başvurmak gerekir. Firma bu seferde akıllı telefon sektöründe dozer sağlamlığı ürünler ile karşımıza çıkıyor.

Sektörde tanıtımı gerçekleştirdiği 3. akıllı telefonu S60 modeli diğer telefonlardan çok farklı bir özellik ile karşımıza çıktı. Telefon sektörüne termal kamerayı ilk kazandıran olarak CAT firması bu işe imzasını atıyor.

Termal kamera özelliği olan bu telefonun özellikleri de bir hayli şaşırtıcı.

cats60-cat-termal-telefon

FLIR ile yapılan işbirliği sonucu doğan bu telefon dağcılara, avcılara ve izcilere büyük kolaylık sağlayacak gibi duruyor. 15 ile 30 metre arasında tarama yapabilen termal kamera aynı zamanda 640×480 piksel çözünürlüğünde video çekme özelliğine sahiptir. Aynı zamanda 1 saate kadar su altında yaklaşık 5 metre mesafeye kadar kullanılabilme özelliğine sahiptir. CAT s30 ve s40 telefonlarında da olduğu gibi düşmelere ve darbelere karşı son derece dayanıklıdır.

720p (bu kavram HD kavramının yarısı anlamına gelmektedir. 1280×720 pixel çözünürlüğünün kısaltmasıdır. P harfi ise progressive scan (ilerleyici tarama) anlamında kullanılır) çözünürlüğündeki 4.7 inç (1 inç=2.54 santimetre) IPS LSD ve 1 milimetre kalınlığındaki Gorilla Glass 4 kaplı ekranı bulunmaktadır. CAT telefonun ekranı konusunda o kadar çok iddialı ki 1,8 metreye kadar gerçekleşen düşmelere karşı telefon garantisi veriyor.

Termal kameranın yanı sıra telefonda ön ve arka kamerada mevcuttur. Ön kamera 5 megapixele arka kamerada 13 megapixel çözünürlüğe sahip. Snapdragon 617 çipseti kullanılan CAT S60′ da Octa-cro 1.5 GHz (Giga Hertz) Cortex-A53 işlemci, Adreno 405 GPU (işlemci), 3 GB RAM ve 32 GB dahili depolama alanına sahiptir.

GPS, A-GPS, Glonass, Bluetooth, NFC, FM Radio, barometre ve altimetre mevcut diğer özellikleridir.

cat-s60

Kısaca Altimetre kavramı açıklayacak olursak: rakım veya irtifayı ölçmek için kullanılan bir cihazdır.

Android 6.0 (Marshmallow)ile piyasaya çıkacak telefon 3500 mAh (miliampere-hour) gibi güçlü bir pil kullanılmıştır.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Robot Nadine

Esra Atar yazdı, Ocak 9, 2016;

En çok sevdiğim ve incelediğim konudur robotlar. Robotlar dünyası diye apayrı bir evrenin olması gerektiğini düşünenlerdenim 🙂 Ve her geçen gün farklı robotlar yapılıp tanıtılıyor. En son tanıtılan robot ise Singapurlu bilim adamlarının geliştirdiği insansı robot Nadine ‘dir.

robot_nadine

Singapur Nanyang Teknoloji Üniversitesi bilim adamları yapıp geliştirdikleri insansı robot Nadine’ yi dünyaya tanıttılar. Nadine’nin özellikleri bir insanın özelliklerinden tamamen farksız. İlk baktığımızda gerçek bir insan zannedebilirsiniz. Sempatik yüz ifadesi, kumral kısa kesim saçları ile benzerlerinden farklı olarak kendisine has bir kişiliğe sahiptir.

İnsanlarla ikili diyalog geliştirebilen Nadine sosyal ilişkiler ve kişisel asistanlık yapmak üzere üretilmiş bir robot olup, en önemli özelliklerinden biri daha önce karşılaştığı insanları tanıyıp ona göre sohbetin ilerlemesi için yeni diyalog geliştirebiliyor.

nadine

Nadine’nin duyguları da tıpkı bir insan gibi. Mutlu, hüzünlü, heyecanlı ve depresif ruh hallerine sahiptir. Geçmişi o kadar iyi hatırlıyor ki geçmişte yapılan konuşmayı hatırlayıp ”Aynı konuyu tekrar konuşuyoruz” şeklinde bir uyarı veriyor.

Bilim adamları Nadine’yi yaparken Apple’ın Siri ve Microsoft Cortana adlı uygulamalarından esinlenilerek yazılım geliştirdiklerini belirtilirken dış görünüşünde de ekibin başındaki Prof. Dr. Nadia Thalmann’ dan esinlenilmiştir.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Sıcak Hava Balonları

0

Şehriban Köseoğlu yazdı, May. 15, 2016

Çocukluğumun gözdesi olan uçurtmanın arkadaşlarını (sıcak hava balonları ve zeplinleri) bu yazımızda inceliyoruz.

Kuşlara imrenen insanlar tarih boyunca hep uçmayı hayal etmişlerdi. İlk uçma deneyimi aslında sıcak hava balonları ile olmuştur. Robert Boyle’nin gazlarının farklı ağırlıklarının olduğunu keşfetmesi ile balonun yükseldiğini keşfetti.

Sıcak_hava_balonlari

Doğu Asya’da 2000 yıl önce çocukların yumurta kabuklarının içinde birkaç kuru dalı yakarak uçurdukları anlatılır. 1200’lerde ise Moğol ordusu savaşlarda bir yerleri belirlemek için savaşlarda ejderha şeklindeki sıcak hava balonlarını uçurmuştur. 1800’lü yıllarda ise Montgolfier kardeşler bir torbanın altında saman ve dalları yakarak batının ilk uçan balonunu yapmışlardır.

Batıda çok sonradan keşfedilmesine rağmen balonlarda buhar motorlarının, içten yanmalı motorların, elektrikli motorların kullanımı; hidrojenle dolu gaz torbasının kullanımı hatta şeklinin bile uzun bir yapıda yapılması gibi ufak detaylar eklenerek 100 yılda on adım öne geçmişlerdi.

Her ne kadar ilerlemeler olsa da hatta Napolyon savaşlarında bile kullansa da yeterince hızlı olmadıkları için kullanışlı değillerdi. Almanya ordusunda süvari olan Zeppelin’in gaz torbasına iskelet eklemesi ile zeplinin icadı uçan balonlara saatte 60 km hız kazandırmıştır. Ancak hidrojen hafif olduğu kadar da yanıcı bir gazdı ve bu durum zeplinlerin sonunu getirmiştir.

Günümüzde ise sıcak hava balonları eğlence amaçlı veya atmosferin üst katmanlarını araştırmak için teçhizatları göndermek amaçlı kullanılıyor. Hidrojen yerine helyum gazı kullanılan balonlar genellikle spor gösterilerinde, uçan reklamlarda kullanılıyor.

Tarihi bir köşeye bırakıp gelelim bunların nasıl uçtuklarına.

Sıcak Hava Balonları Nasıl Uçar ?

Sıcak hava gemileri ve balonlar uçabilmek için yer çekimine karşı koymaları gerekir. Isınan hava çok hızlı hareket etmeye ve yayılmaya başlar. Yani etrafındaki soğuk hava balonun içindeki sıcak havadan daha yoğun hale geliyordu ve gökyüzüne havalanıyordu. Balonun içindeki hava soğuyunca tekrar yere iner. Balonun içindeki havayı sadece ısıtarak değil aynı zamanda havadan daha az yoğun (hidrojen, helyum) gazlarla da yükseltebiliriz.

Hava araçlarında yer alan motor ise itki kuvvetiyle yönlendirmeyi yapıyor. Esnek hava gemileri baloncuklarla doldurulur ve baloncuklardan hava boşaltarak veya doldurularak yükselir veya alçalır. Alt kısmında gondol bulunur. gondolun alt kısmında motor ve balonun kuyruk kısmında sabit yön dümenleri bulunur. Esnek olmayan hava gemilerinde farklı olarak bir içiskelet bulunur.

[bs_notification type=”warning”]Warning! Bu sitedeki herhangi bir yazı, resim, makale, haber tamamen Business.Blog by sametsahin.com.tr ‘ ye aittir. İstediğiniz zaman www.sametsahin.com.tr bağlantısını kaynak göstermek şartı ile copy+paste yapabilirsiniz[/bs_notification]

Enjoy this blog? Please spread the word :)

RSS
Follow by Email2k
INSTAGRAM